2 - باب مَا
جَاءَ فِي
مَالِ
الْمَمْلُوكِ
2. KÖLE'NİN MALI
حَدَّثَنِي
يَحْيَى،
عَنْ
مَالِكٍ،
عَنْ نَافِعٍ،
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عُمَرَ،
أَنَّ عُمَرَ
بْنَ الْخَطَّابِ
قَالَ : مَنْ
بَاعَ
عَبْداً
وَلَهُ مَالٌ،
فَمَالُهُ
لِلْبَائِعِ،
إِلاَّ أَنْ يَشْتَرِطَهُ
الْمُبْتَاعُ(
Ömer b. Hattab:
«Kim malı olan
bir köleyi satarsa bu mal satana aittir. Ancak müşteri (köleyi alırken) malını
da şart koşarsa, o zaman müşterinin olur» der.
قَالَ
مَالِكٌ :
الأَمْرُ
الْمُجْتَمَعُ
عَلَيْهِ
عِنْدَنَا،
أَنَّ
الْمُبْتَاعَ
إِنِ
اشْتَرَطَ مَالَ
الْعَبْدِ
فَهُوَ لَهُ،
نَقْداً كَانَ
أَوْ دَيْناً
أَوْ
عَرْضاً،
يَعْلَمُ أَوْ
لاَ
يَعْلَمُ،
وَإِنْ كَانَ
لِلْعَبْدِ مِنَ
الْمَالِ
أَكْثَرُ
مِمَّا
اشْتَرَى بِهِ،
كَانَ
ثَمَنُهُ
نَقْداً أَوْ
دَيْناً أَوْ
عَرْضاً،
وَذَلِكَ
أَنَّ مَالَ
الْعَبْدِ
لَيْسَ عَلَى
سَيِّدِهِ
فِيهِ
زَكَاةٌ،
وَإِنْ كَانَتْ
لِلْعَبْدِ
جَارِيَةٌ
اسْتَحَلَّ
فَرْجَهَا
بِمِلْكِهِ
إِيَّاهَا،
وَإِنْ عَتَقَ
الْعَبْدُ
أَوْ كَاتَبَ
تَبِعَهُ مَالُهُ،
وَإِنْ
أَفْلَسَ
أَخَذَ
الْغُرَمَاءُ
مَالَهُ،
وَلَمْ
يُتَّبَعْ
سَيِّدُهُ بِشَيْءٍ
مِنْ دَيْنِهِ(
İmam Malik der ki:
Bizde ittifak edilen görüş şudur: Müşteri, satıcı ile kölenin malını da almak
üzere anlaşırsa caizdir. Bu mal kölenin yanındaki para veya alacak yahud da
eşya olsun, miktarı bilinsin veya bilinmesin, hatta isterse kölenin malı kendi
fiatının üstünde olsun, kölenin bedeli peşin, vadeli veya eşya olsun
farket-mez. Çünkü kölenin malında efendisinin ödemesi gereken bir zekat borcu
yoktur.
Kölenin cariyesi
olursa müşterinin ona sahip olmasıyla, cariye ile cinsî münasebette bulunması
da helal olur.
Köle hürriyetine
kavuşur veya mükatep olursa, malı da kendisine ait olur. Köle iflas ederse
borçlular kölenin malını alabilirler. Kölenin borcundan efendisi hiç bir
şekilde mesul tutulmaz.